Yaşamımız tercihler yaparak geçiyor. Her kararımız bir tercihi yansıtıyor, bununla beraber iş sağlığımızla ilgili bir karar almaya geldiğinde en zor tercihimizi yapmak durumunda kalıyoruz.
Hekimler, hemşirelerin, sağlık çalışanlarının bu konuda kolaylık sağladığını düşünebilirsiniz. Lakin sağlığınızla ilgili karar vermek hiç kolay değil. Eşimin rahatsızlığı sırasında bunu yaşadık. Ortopedistler farklı bir şey söyledi, beyin cerrahları farklı, çevremizdekiler farklı. Danıştıklarımızın hepsi de unvanlı kişilerdi… Hekim olarak bizlerin bu kadar zorlandığı durumlarda hekim olmayanların ne kadar zorlanacaklarını tahmin edebiliyorum.
Sağlığımız ile ilgili aldığımız kararları kolaylaştıracak bazı ipuçlarını bu yazıda anlatmaya çalışacağım.
Başlıktan anlaşılacağı üzere önce doktor ile başladım. Çünkü herkes öncelikle iyi bir doktor arıyor. Ailesine danışıyor, arkadaşlarına soruyor, bir doktor tanıdık bulmaya çalışıyor veya günümüzün popüler kaynağı olarak internete/google’a başvuruyor. Ama amaç belli. Sağlığımızı emanet edebileceğimiz güvenilir bir doktor bulmak.
İyi bir doktoru nasıl anlayacağız? Öncelikle sizi dinledi mi? Şikâyetlerinizin ne olduğunu, varsa eski hastalıklarınızı sordu mu? Kullandığınız ilaçları? Ardından sizi muayene etti mi? Yoksa sadece filminize bakıp size önerilerde mi bulunuyor. Tecrübeli doktor aslında kendini ispat etmiştir. Ciddi bir hastalığınız varsa o konuda tecrübeli olduğunu size hissettirir. Bir doktorun alanında tecrübeli olup olmadığını anlamak, 5-10 dakikalık bir konuşma ile mümkün. Sorduğunuz sorulara net cevaplar verebiliyor mu? Size sadece rehberlerin önerilerinden mi bahsediyor ve tercihi sadece size mi bırakıyor, yoksa kendi tecrübesi ile birlikte sizin genel durumunuzu da hesaba katarak, size en uygun tedaviyi mi öneriyor? Günümüzde çoğu doktor, sadece film ve rehber doktoru haline gelmiş durumda. Aslında bu doktorlar robotların devreye girmesi ile birlikte yakın zamanda tıp sahnesinden çekilmek durumunda kalacaklar. Doktorluğun, hekimliğin, aynı zamanda insanlığı, başkasının halinden anlamayı içerdiğini unutmayalım. İyi bir doktor bulduğunuzda peşini bırakmayın!
Gelelim ikinci soruya, hangi hastane? Sadece İstanbul’da 150 özel hastanenin olduğu bir ortamda nasıl tercihte bulunalım. Doğru bütçenize göre! Artık SGK anlaşması olan birçok özel hastane var, ama herkes ciddi bir hastalık durumunda para harcamayı göze alıyor. Maalesef ülkemizde A grubu, yani en büyük ameliyatların %80’i artık özel hastanelerde yapılıyor. Yani bu zor işlemleri gerçekleştirebilen yetkin doktorların çoğunluğu devlette çalışmayı bırakıp özel hastanelere geçmiş durumda.
İyi bir hastanenin özellikleri nelerdir? Hastanelerin sistemlerinin, personelinin oturması yaklaşık 3-5 sene almaktadır. Yeni açılmış bir hastane genellikle daha bu süreçler üzerinde çalışıyor demektir. Maalesef özel hastanelerde doktor, hemşire ve sağlık personelinde çok sık değişiklikler olmaktadır. Oysa bir hastalık bakımında, tedavi sürecinin yönetiminde ekibin tecrübelenmesi nereden baksanız bir yıl almaktadır. Tecrübeli sağlık personellerinin olduğu bir hastane arayın. Bir ameliyat olacaksanız o hastanede bu işlemler yapılıyor mu; kaç tane yapılmış, sonuçları iyi mi diye soruşturmak önemli. Hastaneler yüksek teknoloji tıbbi cihazlarla kendilerini göstermeye, farklılık oluşturmaya çalışıyorlar. Bir hastanede yüksek teknolojinin bulunması, o hastanede yapılan her şeyin tıbbi açıdan doğru olduğu göstermez. Seçtiğiniz hastanede imkânların yeterli, temizliğin çok iyi ve hizmetlerin düzenli, zamanında olduğuna emin olun. Bunların hepsi kaliteli hizmetin ve tecrübeli yönetim kadrosunun belirtisidir.
Şimdi en zor soruya geliyoruz. Hangi tedavi? En sık yakınmalar, her hekimden farklı bir tedavi önerisi duyma ile ilgili. Bu da aslında iyi doktor maddesi ile çok alakalı. Ama tedavi seçimi içinde bazı ipuçları var. Tedavinin sonuçlarını iyi sorgulayın ve anladığınıza emin olun. Sonucu belli olmayan veya çok riskli tedaviler konusunda kılı kırk yarmak doğru olacaktır. Bu tip tedavilere başka bir çare kalmadığında başvurmak daha doğru olur. Tedavinin sizin fiziksel özelliklerinize, psikolojik ve beden dayanıklılığınıza, ekonomik durumunuza, sadece sizin değil, ailenizin beklentilerine uygun olduğuna emin olun. Tedavi sonucunda ciddi bir iyileşme şansınız olsun. Ölüm riski %5-10’un üzerinde olan tedaviler çok riskli kategoridedir. Hayat memat meselesi değilse, bu tip tedavilerden uzak durmak veya benzer sonuçlar elde edilebilecek daha az riskli yöntemleri denemek doğru olur.
Tüm bu öneriler bir yön göstermekte, bununla beraber iki önemli konu daha var. İlki morali yüksek tutmak. Teselli tedavinin yarısıdır. İkincisi ise hastalık ve sağlığın hepimiz için var olduğunu ve bir tercih yaptığımızda iyi-kötü nasıl bir sonuç olursa olsun arkasında durmamızın gerekliliğidir.
Sağlıklı bir yaşamın büyük bir hediye olduğunu unutmayıp, sağlık içinde olduğumuz günlerin karşılığını verelim…